Bendeki zaman trafiği tıkalı, akmıyor ileri bazı bazı.
fikrim aynı yerlerde turlar attı, farklı şeylere aynı takıntı.
Boğaza düşmek gibi sürükler akıntı.
Kaçmayı deneyen ayakkabısının bağcıklarına takıldı, aklı başından atıldı.
Geri gidiyor güvenimin hassas ayakları.
Hayat ormansa ben ormanın narin kavakları.
Pek bir sakin keçiyim inatla büyütürüm haylaz oğlakları.
Onlar sever hikayesi üstünde hisli şarkıları.
Yağmuru çekerim ıslatırım ahmakları.
Ancak atlı karıncaları ezemez insanın ayakları ve zincir vuramaz
kapısına içimdeki rengarenk lunaparkın hiç kimse.
Anlamsız arsızlıklardansa anlamlı iştahsızlık olsun farkın.
Üstüne yakışan tavrı takın.
Yalnızın içinde can gövdeyi götürürken bilmezler onlar serseri kurşunlar.
Anlattığı hikayelerde anlatmadıkları ölüleri saklarlar.
Kafes sevmeyen yabani hayvanlar gibidirler sırlar, fare gibi üfleyerek ısırırlar.
Belki bu sondan bir önceki günüm kim biliyor ki yarını ?
Saklandıkları inden çıksınlar sobeleyelim sırları.
Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla.
Ben söylüyorum onlar gayet iyi anlar.
Saklanan sözlerle saklambaç oyunlar.
Gördüklerim kadar saklananlar var asıl onlar saplanan bıçaklar.
Saklanan kaçaklar, saklanır yaşarlar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Saplanan bıçaklar, saklanan kaçaklar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Çığ düşmüş kaya parçası gibi örtülü gizlerin üzeri.
Güzel renkleri olsa da net göremiyor gözleri belli.
titretsinler telleri bam.
Dolsun içleri gam.
Ben onlara aldırmam.
Bir aslanım ama saldırmam bundan saldırganlara alınmam.
Tanıdık bıkkınlıklar bunlar bilindik yorgunluklar.
Tanımsız hazımsızlık ileri derece arsızlıkla burun buruna.
Durun! Önce dinleyin sonra vurun.
Mantığımı kavrayın aklınızı yorun.
Bombalarınızın saatini kurun, kim önce patlar haydi bulun.
Aslında her şeyden haberim var ve de yapıştım kalemin yakasına.
Sonra da peşine kağıdı koydum bıraktım sorgu masasına.
Ben onları öylece bıraktım vicdanın azabına.
Böylece gördüm ben onların işleri kaldı azabın vicdanına.
haydi gir kapımdan içeri, kendinden dışarı çık.
Varmı ki ben gibi açık konuşan bir kaçık?
Makasım yalanın saçını kesiyor, saçları saçık
Sigaram gibi bitiyorsunuz en güzel yerinde, bana yutkunmalar kalıyor.
Belki bu sondan bir önceki günüm kim biliyor ki yarını ?
Saklandıkları inden çıksınlar sobeleyelim sırları.
Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla.
Ben söylüyorum onlar gayet iyi anlar.
Saklanan sözlerle saklambaç oyunlar.
Gördüklerim kadar saklananlar var asıl onlar saplanan bıçaklar.
Saklanan kaçaklar, saklanır yaşarlar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Saplanan bıçaklar, saklanan kaçaklar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Söz: Sagopa Kajmer