Sıradan bir akşam. Ufaklık okuldan alındı, eve neşe ile gelindi. Üst baş değişti. Anne yemek ısıtmak üzere mutfağa girdi,tencereyi ocağa bıraktı,elini yüzünü yıkayıp salona döndüğünde bu manzarayla karşılaştı. Yuva böceği yine sızmıştı. Yemeğini bile yiyememiş henüz babasını görmemiş,annesiyle dans etmemişti. Neyse ki yuvada akşam kahvaltısı var,annenin içi rahat. Hem ne der büyükler uyku en faydalı besindir. " Hmm peki çocuksuz ev nasıl bir şeydi" diye düşündü anne. Ev sessiz,ortalık toplu,tatsız-tutsuz. Aynı evde yine birbirimize hasret bir gün daha sona erdi :)
18 Aralık 2014 Perşembe
KAPI
17 Aralık 2014 Çarşamba
An-lık
Uyuşturucu etkisi yapar varlığın.
Anlık mutluluklar verirsin, kanar insan
ama yokluğun büyük zarar ziyan.
Dozajında tüketilmelisin,
var-ına, yok-una alışmadan.
Anlık mutluluklar verirsin, kanar insan
ama yokluğun büyük zarar ziyan.
Dozajında tüketilmelisin,
var-ına, yok-una alışmadan.
16 Aralık 2014 Salı
Dayatmanın Her Türlüsüne Karşı
Hızla Din ( İslam ) Devletine doğru ilerliyoruz. 2002'den beri endişelendiklerimiz bir bir gerçek olurken, "yok yau o kadar da değil" diyenler ne hissediyorlar meraktayım. Elin adamı uzayı keşfederken bizim memleket git gide geriye gitme derdinde. Dindar bir nesil istiyorlarmış. İnsanların en saf din duygularını kullanarak, kandırıyorlar, alenen. Oysa Tanrı inancı ve din dayatılacak kavramlar değildir. Hoş hiç bir kavram hiç bir insana dayatılmaz ama maalesef bizler özgür bir ülkede yaşamıyoruz. Ama yaradan inancı insana aittir. İçten gelir. Doğuştan veya sonradan ama zorla asla olamaz. İnsan inanmak ister, inanmayı tercih eder veya etmez. Bugünlerde 3-6 yaş çocuklarına din eğitimi verilmesinden söz ediliyor. İnanılmaz ve dehşet verici. Bu ülkede inancı olmayan, farklı dinlere inanan veya inancı olduğu halde din eğitimini evinde kendi çocuğuna kendi istediği gibi anlatmak isteyen tüm insanlara dayatma yapılıyor. Bu kadar basit ve net. Bu durum göreceğimiz kapkaranlık günlerin habercisi. İnsanlar bu ülkede çocuk yapmaktan endişeli, çocuğu olanlar zaten enseyi karartmış durumda. İkinci çocukların hayalini dahi kuramıyor ve hatta çocuklarımızı bu dipsiz karanlıktan, duygularıyla oynanan kör cahillerden nasıl koruyacağını düşüyoruz.
Kendi adıma konuşmam gerekirse, 3 yaşındaki kızımın kesinlikle yuvada din eğitimi almasını istemiyorum. Ben ona zamanı geldiğinde bu kavramları anlatacağım, uygun yaşa geldiğinde bu konuda okumasını öğrenmesini öğütleyeceğim. İçinden gelen inanç ve hayat tarzını benimsemesini dileyeceğim. Bana kalsa yaradan kavramına inanmasını isterim, ben böyle daha iyi hissettiğim için. Ama din inancına da Tanrı inancına da karışmam söz konusu olamaz. Peki ya endişeyle bu karanlıktan korkan yüzlerce aile? Her çocuğun gittiği yuva bizlerinki kadar modern olmayacaktır elbet. Kim bilir nasıl insanlar nasıl cümlelerle din eğitimi verecek? Ya bazı yuvalarda çocuklara "değerler ahlakı" adı altında ürkütücü bilgiler verirlerse? Ya hurafeler öğretilirse? Ya cehennem korkusu aşılanırsa? Bu küçücük çocukların ruh durumları ne olacak? Eğitim sisteminin de tüm sistemler gibi elimizde dağıldığı ülkede bu dersin tüm okullarda doğru düzgün ve psikolojik olarak 3-6 yaş grubuna uygun verileceğine dair umudum yerin dibinde. Hadi bakalım daha ne günler göreceğiz. Umarım bu konuyu sırf bizler değil, "din eğitimine karşıysanız dinsizsiniz diyenler" dar görüşlüler de yeterince düşünürler. Çok yakında gelecekte pişman olmamak için...
Aradığınız Duyarlı'ya Şu an Ulaşılamıyor
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)