31 Aralık 2014 Çarşamba
2015 Ne Getirsin ne Götürsün
24 Aralık 2014 Çarşamba
İyilik Yapan İyilik Bulsun
22 Aralık 2014 Pazartesi
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
18 Aralık 2014 Perşembe
Yuva Sarhoşu Deniz
KAPI
17 Aralık 2014 Çarşamba
An-lık
Anlık mutluluklar verirsin, kanar insan
ama yokluğun büyük zarar ziyan.
Dozajında tüketilmelisin,
var-ına, yok-una alışmadan.
16 Aralık 2014 Salı
Dayatmanın Her Türlüsüne Karşı
Aradığınız Duyarlı'ya Şu an Ulaşılamıyor
12 Aralık 2014 Cuma
Müzik Tüm Kötülüklerin Anasıdır
11 Aralık 2014 Perşembe
Kafamda Deli Sorular
İnsan sevmemiz gerekmiyor mu doya doya, bıkmadan. İnsan sevme ihtiyacı bitip tükenecek şey mi ? Hangi ara korkar, çekinir, tahammül edemez hale geldik kendi ırkımızdan? Kalabalık şehirlerde bencilleşip, duyarsızlaşınca mı? Kendi telaşımızdan etrafımızı flu görmeye başlayınca mı? İşte, evde, sosyal çevremizde yetemediğimiz, yetişemediğimiz için mi bu soysuz sabırsızlık, hoşgörüsüzlük, kötülük ? Koşarken kahvaltı yapan, metroya yetiştiği an arkasındakileri düşünmeyen, şemsiyelerle birbiri üzerine kör edercesine yürüyen, yayaların üzerine acımasızca araba süren insanlar kim ? Kendi işini gücünü, ailesini, eşini dostunu bırakıp başkalarıyla uğraşan, hayatını zorlaştıran, güzel olana ayrı kötü, aykırı olana ayrı kötü gözle bakan kim? Birbirine düşman, birbirine fesat bunca insan kim? İçimizden birileri değil mi? Sevdiklerimizden, yakınlarımızdan değil mi? Her gün görmekten bıktığımız, bizi hayattan soğutan bunca "kötü", tanıdığımız hiç kimse mi yani? Sanırım sonunda şehirlerin girişlerine "Dikkat İnsan Var" tabelaları asmak gerekecek.
Siyah Beyaz
10 Aralık 2014 Çarşamba
Not Defteri ( The Notebook )
Sıradan fikirlere sahip,
sıradan bir adamım ve
sıradan bir yaşam sürdüm.
Bana ithaf edilmiş bir anıt falan yok ortada
ve yakın zamanda ismim de hafızalardan silinecek.
ama yine de mükemmel bir şekilde başardım.
tüm ruhum ve kalbimle bir başkasını sevdim.
ve bu kadarı benim için her zaman yeterliydi."
Akbil'e Veda
8 Aralık 2014 Pazartesi
Kreşe Gitmenin Güzellikleri
Deniz artık gitgide bilinçlenen, etrafıyla iletişimi hızlanan, bizimle ve evin içinde kendini çok daha iyi anlatan bir çocuk.
Üç yaşına hızla ilerlediğimiz bu günlerde nasıl hızla büyüdüğünü ve geliştiğini hayretle fark ediyorum. Bir yanım geriye kalan bebekliğinin tadını çıkarmak derdinde, diğer yanım dünyayı keşfetme hızına hayran kalıyor. Kreşe başlayalı henüz 6 ay oldu ve biliyorum ki Deniz'in üzerinde çok güzel etkisi oldu. Artık kendini daha iyi ifade edebiliyor; kelimeleri, cümleleri, anlatabildikleri çok daha fazla. Yemeğini kendisi yiyor; yemeği bitince peçete istiyor ve kendi temizliğini yapıyor. İsteklerini cümle kurarak söylüyor, rica ediyor, teşekkür ediyor, lütfen diyor. Arkadaşlarıyla oyunlar oynuyor, bir sürü oyunlar-şarkılar-etkinlikler öğreniyor. Müzik ve dans onun en hassas noktası. Sevdiği çizgi filmlerdeki şarkılara çok güzel eşlik ediyor, dansları birebir taklit ediyor,hatta kendi kendince melodiler uyduruyor. Legolarla, boya kalemleriyle ve hamurlarla bir şeyler üretebiliyor. Bebeğine annelik yaparken beni taklit ediyor. Hayal dünyası geliştikçe kendi kendine oyunlar kuruyor ve bizi de içine katıyor. En güzeli de evde öğrendiklerini bizimle paylaşması, anlatmaya çalışması, oyunlarla göstermesi. Bazılarını anlayamasak da ona katılıp iyice heveslendirmeye bayılıyoruz. Bu arada elbette soruları git gide artıyor tabi merakı da :) Cevaplarını almadan asla vazgeçmiyor. İstediği şeyi alana kadar kararlılıkla ve bazen inatla diretiyor. Açıkçası onun pısırık ve köşesine çekilip derdini istediğini içine atan bir çocuk olmasını istemezdim. Bu yüzden bu huyları hoşuma gidiyor. Elbette bizim ona doğru yolu gösterme görevimiz de aynı şekilde önem kazanıyor. Onun bu gelişimini, sosyalliğini, insanlara, doğaya, hayvanlara olan sevgisini seyretmek muazzam. Zaten ebeveyn olmanın en güzel yanı da bu değil midir? Bir çocukla yeniden büyümek sanırım şimdi iyice anlam kazanıyor. Sabahları komşularla olan iletişimi, neşesi, gördüklerine verdiği tepkiler beni de neşelendiriyor. Kızımla yeniden doğdum, yeniden bebek oldum, şimdi de yeniden çocuk olmanın tadını çıkarıyor ve büyük keyif alıyorum. Elbette zor zamanlarımız, huysuzluklar, tartışmalar da oluyor hayatımızda. Büyümenin sancıları da hayli fazla. Karşılıklı öfke krizleri yaşıyoruz. Annesi olarak çaresiz ve yetersiz hissediyorum, yoruluyorum, sabrım tükeniyor. Ama çok iyi biliyorum ki yalnız değilim. Hayatın tüm koşturmacasında, büyük bir şehirde çocuk yetiştirmek zaten zor ve tüm anne babaların yaşadığı bu hisler normal hatta çok sıradan. Bize düşen tek şey yalnız olmadığımızı hatırlamak ve elimizden geleni yapmaya devam etmek. Sanırım bu yazının ana fikri çok belli, yuva çocuklar için gerekli ve olumlu bir kurum. Büyüdüklerini kabul edip, evden çıkarma zamanı geldi.
5 Aralık 2014 Cuma
Çok Mu?
18 Ekim 2014 Cumartesi
Melek Anneanem
Bu dünya için çok naif çok özel çok güzel bir insandı. Bir ağa kızı oluşu mütevaziliğine hiç dokunmamıştı. Dünyanın en sevecen, en iyi niyetli, en zararsız insanı diyebilirdiniz onu tanısanız. Kim bilir en fazla kendine dokunmuştur zararı, o da hep bir başkasını üzmemek adına. Yanaklarımızdan öperken bile usul usul ve yumuşaktı her zaman. Kıyamazdı hiç.. Beş çocuğu on bir torunu oldu. Zorluklarla, fedakarlıklarla büyüttü çocuklarını...Torunlarını sevdi doya doya. Yaşlandı, yoruldu, sonsuz uykuya daldı şimdi. Güzel anneannemin sakinliğinin ardındaki zor yaşamını, erken kaybettiği dedeme olan sevgisi, ince espri yeteneği ile ona ait her şeyi kalbimde saklayacağım. Bana hayatımın ilk aylarında sevgiyle bakmış...Belki o zamanları hatırlamıyorum ama çocukluğumda bizde kaldığı aylar hep çok mutlu hissettiğimi çok iyi hatırlıyorum. Okula giderken mutlaka ardımdan camdan baktığını, onu öpmelerimden hiç bıkmadığını, tüm çocukluklarıma ve hatta ergenlik deliliklerime hep uyum sağladığını ve bana gülümsemekten asla vazgeçmediğini çok iyi hatırlıyorum. Benim pamuk anneannem, zor ama mutluluklarla dolu yaşamın sona erdi. Umarım çok daha mutlu çok daha huzurlu olduğun bir yerdesindir. Bu dünyada çok sevildin, meleklerle berabersindir şimdi ve umarım seni tekrar görebilir tekrar sarılabilirim..Benim pamuk anneannem...İyi ki benim anneannemdin..Her şey için minnettarım. En çok da varlığın için.
17 Eylül 2014 Çarşamba
Seni Saklayacağım
15 Ağustos 2014 Cuma
Aklımda
kaçınılmış, konuşulmayacak olan..
Keşke konuşabilsek,
düşünmesek fazlaca,
korkmasak,
ağlasak sesli sesli,
tertemiz olsak
kırıntısı kalmasa öfkelerin.
11 Ağustos 2014 Pazartesi
Deniz'in Sevgi Gösterileri
5 Ağustos 2014 Salı
Sevgili Olmayı Unutmamalı
Sarıkonak'ta Hayatın Dayanılmaz Hafifliği
Yüzmek mi? Aldım başımı gidiyorum
Bu acur da boyum kadar Korkma sana bişi yapmam ( yaptı )
4 Ağustos 2014 Pazartesi
Bir Küçük Emzik Meselesi
1 Ağustos 2014 Cuma
Life and Death
Güzellik
31 Temmuz 2014 Perşembe
Sevgiliye
Peki ya sen tek sevgilim? İnsanlar, yollar, yaşlar, manzaralar ve duygular geride kalıp suret değiştirirken yanımda hiç değişmeyen ve o manzaraya arkamda kalmadan bakabildiğim tek varlıksın. Senin için hissettiklerim öncesinde can yakan veya bayram sevinci yaşatan her duygudan; acılardan veya mutluluklardan apayrı bir yerde. Benim seni anlatmam mümkün mü? Hala ağzım açık bakıyorum sana, bana olan sevgine, ruhumun her hırçınlığında yanımda duruşuna, ellerimi hiç bırakmayışına. Sen benim mutluluğumsun. Sen hayatımdaki herkese ve herşeye inatsın. Bakma sen yazdıklarıma, deliliklerime, hüzünlenmelerime...Hepsini sadece seninle temizliyor, temize çekiyorum.
21 Temmuz 2014 Pazartesi
Para Para Para
11 Temmuz 2014 Cuma
Kızıma Mektup
Güzel gözlerin hep şimdiki kadar pırıl pırıl baksın dünyaya. Aynı merakla, aynı sevecenlikle. Dünyanın, hayatın, insanların hiç bir kötülüğü güzelliklerini kaybetmene yol açmasın sakın. Sen güzelsin, çok güzelsin. Benim için dünyadaki en güzel varlıksın. Yanında, arkanda, kalbinde olduğum sürece umudunu yitirmemen için elimden geleni yapacağım. Yeter ki sen hep sen kal; Serserilik yap, ellerini ceplerine sokup yürü uzun uzun, nereye gidersen git sokaklarını gez, insanlarını keşfet, eski eşyaları ara, bir sürü cümle yaz, daha fazlasın oku, sevdiklerini deli gibi sakla. Geçmişini unutmak zoruna mı gidiyor, gitmesin evlat. Hatalarını da sevinçlerini de aynı kefede, aynı derece sakla, unutma, arkanı dönme. Değmeyecek insanlar için yıpratma kendini ama seviyorsan asla nefrete döndürme duygularını...Asıl nefret duygusuna değmez kimse, hiç bir şey. Nadiren sus, hep konuş, bol bol dinle. Müziği yanından ayırma. Kan bağını kalbin kadar ciddiye alma. Sevgini de üzüntülerini de yüzünde göster, sözlerinle anlat. Parmak uçlarınla dokun, kollarınla sarıl, severken sözcükleri esirgeme ne kendinden ne sevdiklerinden.
Veya...Sen nasıl istersen öyle yap evlat. Biliyorum ki güzelini yapacaksın zaten. Hem ben nasıl olsa seni her zaman, büyük bir güçle, yorgun kalbim dün hayata gelmişcesine taptaze, bıkmadan seveceğim seni.
"Öyle Bakma Çünkü
Güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden
dünyaya,
hayret, hasret ve biraz da
bayat bayram şekeri kederiyle bakan,
aklı cambaz, yanağı al,
sesi çilek aroması
bir çocuk oturuyor
gözlerinde..."
Y.E.
8 Temmuz 2014 Salı
Hesaplaşma
Kendinde o gücü, o değeri nasıl bulabiliyorsun da;
benim adına "sevgi" dediğimi kendince sınıflandırıyorsun.
Ne haddine? Onca hakkı nasıl verdin kendine?
Hani nerede sevmenin defteri kitabı?
Yoksa kendince tanımlar da mı yazdın?
Sevginin şekli şeması olmaz demedi mi kimse sana?
Kandırma kendini...
Azı-çoğu, rengi, kokusu olacak,
Şaşılacak şey değil ki bu..
Değişmez, taşınmaz, ellerine sığmaz..
Keşke sen de bilseydin de
avuçlarını doldurabilseydin..
Yazık etmişsin kendine..
N'oldu? Ürkecek bir şey yok,
Deli ben miyim sen mi?
Geç olmadan bir daha düşün!
Hadi oradan.
20 Haziran 2014 Cuma
Kısa
sesinle sarıl bana, gülümseyerek sarıl,
konuşarak, yazarak, susarak sarıl,
nasıl olsa hissederim..
"Seviyorum" demek zor geliyorsa;
hiç gitmeyerek, bitmeyerek söyle,
nasıl olsa duyarım..
13 Haziran 2014 Cuma
Kendime Mektup 2
10 Haziran 2014 Salı
Zaman Siler Demiştin
10 Mayıs 2014 Cumartesi
Anneler Günü'nün Şarkısı
Anneler Günü'nü bile ticaret dönüştüren bir dünya ve kutlamaya utandıran bir memlekette sürdükçe hayatlarımız, yeterince tadını çıkaramayacağız. Annelere alınan saçma hediyeler, göstermelik ilgiler,bitmeyen anlamsız reklamlar hepimizi bunaltmaya devam edecek. Öte yandan çocukları zalim dünya tarafından hesapsız ve aniden ellerinden alınmış anneler, annelerini zamansız kaybetmiş çocuklar varken neyi kutlayabiliriz ki zaten. Kutlamak ne zaman utandırmayacak bizi? Hiç mi?
O yüzden bu hüzünlü şarkı geldi belki aklıma. Çünkü annem'e olan sevgim anne olunca kat kat büyüdü..Çünkü ben Deniz'in annesi sıfatımı sahip olduğum her şeyden çok sevdim. Çünkü kızımla baş başa geçirdiğimiz sessiz anlarda gözlerinin içiyle ve sonrasında dudaklarını kıvırarak bana gülümsemesine hep hayran kaldım. Çünkü bu sonsuz sevgi kendimi de bana daha çok sevdirdi. Ve evet tüm anneler gibi O ömrümün sonuna dek küçük elli kızım kalacak..
Canım annem, Canım kızım, kalbimin iki yanısınız...iyi ki varsınız....