8 Aralık 2023 Cuma

Kağıttan Kaptanlar

Serseriydi ruhum iflah olmazdı
Severdim batışını çıkışını da hayatın
Düşler çarşısıydı ruhum
Korusa da melekler şeytana satardım
Yalnız bi’ kumarbaz belki biraz haylaz
Kaybeden kartları tekrardan karardım
Aldırmadan kimseye bazen
Onlar ilerlerken ben hep yalpalardım
Rüzgârı alıp ardıma denizlere sürdüğüm
Yarı yolda bıraksalar nefesimi tuttuğum
Bildiğin hiçbir koku kalmıyor yarınlara
Dümeni çoktan vermişler kağıttan kaptanlara
Rüzgârı alıp ardıma denizlere sürdüğüm
Yarı yolda bıraksalar nefesimi döktüğüm
Bildiğin hiçbir koku kalmıyor yarınlara
Dümeni çoktan vermişler kağıttan kaptanlara
Şimdi biraz sessiz, belki biraz huysuz
Vazgeçmeden hala oyundan uzakta
Karışmadan insana yalnız
Biliyorum kalkılmaz bu masadan kavgasız

Birsen Tezer

2 Eylül 2023 Cumartesi

Ne Tuhaf

Her şey yarım kaldı yine ne tuhaf
Aşk yarım nefret yarım hayat yarım
Bir yanım kaçar gibi kovalar bir yanım
Ne kaldı geriye temiz ve saf
Biraz senin yarım biraz benim yarım
Bir tek ben bilirim seni sevdiğimi
Bir de sen bilirsin biraz
 
Kalabalık kuytularda boğulur çığlıklarım
Kuru bir teselli bulurum ben kendi halime
Vazgeçilmez tutkularda kaybolur yaşadıklarım
Dağılıp giden bir sis halinde
 
Uzaktan gelir gibi sesin
Sanki hep başka bir alemdesin
Her şeyde biraz seni bulurum
Nerde olsam aklımdasın biraz
Kimse bilmez,kimse duymaz
Bir tek ben bilirim seni sevdiğimi
Bir de sen bilirsin biraz
 
Kalabalık kuytularda boğulur çığlıklarım
Kuru bir teselli bulurum ben kendi halime
Vazgeçilmez tutkularda kaybolur yaşadıklarım
Dağılıp giden bir sis halinde

İlhan Şeşen

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Kırlardan Geliyorlar-Turgut Uyar

 

kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
elbette kırlardan kırlardan gelecekler
başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri
söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara
bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer

sonsuza varmadan bir önceyiz sanki
-o sayının da bir adı vardı unuttum –
her şey öyle saydam öyle madensel
kapıların kilitleri açık ve herkes uykusuz
hepsinin elinde bir saat bir sümbülteber

eskiden şaşardık bazı şeylerin yokluğuna
artık bu yokları var etmeyi usladık
ağaçları budadık omandan balıkları tuttuk denizden
hani bazı açılmaz sanılan kapıları omuzladık
çünkü herkesin elinde bir saat bir sümbülteber

hey koca dünya nasıl avucumuzdasın
nasıl da parlıyorsun ey gözleri maden
çözdüğüm bütün bulmacalardan zorludur yüreğin
elbette kırlardan gelecekler kırlardan
kırlardan gelecekler ellerinde sümbülteber

ey güzelim sümbül ve teber ey canım
gördüğüm sanki o değildi
sanki kuşlar albümünden bir maden

Turgut Uyar

19 Mayıs 2023 Cuma

Nilüfer

Zamanın eli değdi bize
Çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimiz de
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver
Geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver
Geri verilmez hiç bir yanılgı
Yokluğuma emanet et
Sen de benden kalanları
Her şeyi al
Bana beni geri ver
Bir şansım olsun
Başka yer başka zaman
Sensiz ömrüm olsun


MURATHAN MUNGAN

31 Temmuz 2021 Cumartesi

Nasıl Anlatsam - Hümeyra

"Bunları nasıl anlatsam?

Şöyle sevmeyi, insan gibi sevmeyi

Nasıl anlatsam?
Düşen bir yaprağın sesini tıpkı içinde duymayı
Sabahın ilk çiy tanesini bir bakışta görmeyi
Nasıl anlatsam?

Varlığı, tutan ellerini, içimden geçenleri okuyan
gözlerini ve onların derinlerinden doğan günleri nasıl, nasıl anlatsam?

Bir köşede durup dinlenir gibi acelesiz ve rahat sevmeyi nasıl anlatsam? "

Söz: Gülhan Uçkan
Müzik: Hümeyra

14 Mayıs 2021 Cuma

Bir Küçük Mesafe Meselesi

"Schopenhauer’a göre, çok soğuk bir kış gününde bir araya gelen yalnız kirpiler ciddi bir ikilem ile karşı karşıya kalacaklardır: ya birbirilerinden uzak durarak tek başlarına soğuktan ölecek ya da birbirilerini ısıtmaya çalışırken birbirilerine dikenlerini batırarak canlarını acıtacaklardır. Kirpiler önce donmamak için birbirlerine bir hayli yaklaşırlar, yaklaştıkları anda dikenlerinin farkına varır ve ayrılırlar. Pek çok bir araya gelme ve dağılma döngüsünden sonra nihayet kirpiler birbirlerine ne fazla uzak ne de fazla yakın olmanın hem soğuğa hem de karşındaki kirpinin dikenlerine karşı korunmada en iyi yol olacağını keşfederler. Ama bu “mükemmel” mesafenin hem öğrenilmesi hem de muhafaza edilmesi zordur. 

İkili ilişkilerin bütün problemi bu. “Mükemmel mesafe” eksikliği. İnsan insanın kara sularına girdikten sonra daha fazlasını ister. Daha çoğunu. Daha fazlasını. Ama insanın da dikeni vardır. Yaklaştıkça batar. Girdikçe boğar. Uzaklaşmak zaten dondurucu. İlişkilerin huzursuzluğu burda tezahür eder. Uzaklaştıkça donma, yaklaştıkça can yakma acıtma. Mükemmel mesafeyi yakalayanlar zaten mutlu. Yakalayamayanların içinde lirik bir sessizlik."

twitter @gregorsamsamsi hesabından alıntılanmıştır. 

28 Şubat 2021 Pazar

'Saklama Bulurlar' - Sagopa Kajmer

Bendeki zaman trafiği tıkalı, akmıyor ileri bazı bazı.
fikrim aynı yerlerde turlar attı, farklı şeylere aynı takıntı.
Boğaza düşmek gibi sürükler akıntı.
Kaçmayı deneyen ayakkabısının bağcıklarına takıldı, aklı başından atıldı.
Geri gidiyor güvenimin hassas ayakları.
Hayat ormansa ben ormanın narin kavakları.
Pek bir sakin keçiyim inatla büyütürüm haylaz oğlakları.
Onlar sever hikayesi üstünde hisli şarkıları.
Yağmuru çekerim ıslatırım ahmakları.
Ancak atlı karıncaları ezemez insanın ayakları ve zincir vuramaz
kapısına içimdeki rengarenk lunaparkın hiç kimse.
Anlamsız arsızlıklardansa anlamlı iştahsızlık olsun farkın.
Üstüne yakışan tavrı takın.
Yalnızın içinde can gövdeyi götürürken bilmezler onlar serseri kurşunlar.
Anlattığı hikayelerde anlatmadıkları ölüleri saklarlar.
Kafes sevmeyen yabani hayvanlar gibidirler sırlar, fare gibi üfleyerek ısırırlar.

Belki bu sondan bir önceki günüm kim biliyor ki yarını ?
Saklandıkları inden çıksınlar sobeleyelim sırları.
Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla.
Ben söylüyorum onlar gayet iyi anlar.
Saklanan sözlerle saklambaç oyunlar.
Gördüklerim kadar saklananlar var asıl onlar saplanan bıçaklar.
Saklanan kaçaklar, saklanır yaşarlar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Saplanan bıçaklar, saklanan kaçaklar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Çığ düşmüş kaya parçası gibi örtülü gizlerin üzeri.
Güzel renkleri olsa da net göremiyor gözleri belli.
titretsinler telleri bam.
Dolsun içleri gam.
Ben onlara aldırmam.
Bir aslanım ama saldırmam bundan saldırganlara alınmam.
Tanıdık bıkkınlıklar bunlar bilindik yorgunluklar.
Tanımsız hazımsızlık ileri derece arsızlıkla burun buruna.
Durun! Önce dinleyin sonra vurun.
Mantığımı kavrayın aklınızı yorun.
Bombalarınızın saatini kurun, kim önce patlar haydi bulun.
Aslında her şeyden haberim var ve de yapıştım kalemin yakasına.
Sonra da peşine kağıdı koydum bıraktım sorgu masasına.
Ben onları öylece bıraktım vicdanın azabına.
Böylece gördüm ben onların işleri kaldı azabın vicdanına.
haydi gir kapımdan içeri, kendinden dışarı çık.
Varmı ki ben gibi açık konuşan bir kaçık?
Makasım yalanın saçını kesiyor, saçları saçık
Sigaram gibi bitiyorsunuz en güzel yerinde, bana yutkunmalar kalıyor.

Belki bu sondan bir önceki günüm kim biliyor ki yarını ?
Saklandıkları inden çıksınlar sobeleyelim sırları.
Masamın üstü dolu eski dostların kesik kafataslarıyla.
Ben söylüyorum onlar gayet iyi anlar.
Saklanan sözlerle saklambaç oyunlar.
Gördüklerim kadar saklananlar var asıl onlar saplanan bıçaklar.
Saklanan kaçaklar, saklanır yaşarlar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.
Saplanan bıçaklar, saklanan kaçaklar.
Saklama bulurlar eninde sonunda.

Söz: Sagopa Kajmer