8 Şubat 2020 Cumartesi

Geçtiğimiz Sene Çok Şey Oldu

Giderek azaldı konuşmalarım, telaşlarım ve yazılanlar...Bir gün bir baktım ki, içimden taşan o kelimeleri yan yana dizemiyorum ve artık dizmek istemiyorum. İçine girdiğim karanlık girdaptan yeni çıkmıştım bunu farkettiğimde. Çektiğim acıyı, kendimi bildim bileli taşıdığım kaybetme korkularımı, ayaklarımdan beni aşağıya çeken  çelişkilerimi o girdapta bırakmıştım. Üstelik tüm bu bırakışlarım bir kaybın ardından oldu. Çünkü diğer kayıplardan farklı bir tarafı vardı, tokat gibi hani. Öyle sağlam öyle sarsıcı bir tokat ki; sanki sonsuz bir uykudan uyanmıştım. Sanki kendimi görebilmem için senelerdir bu tokatı bekliyormuşum. Kendimi çok uzaktan seyrettim; uzun uzun, seneler geçmiş olabilir o esnada. Öyle dikkatli seyrettim ki kendi suretimi..Saçlarıma karışan beyazlıkları, gözlerimin etrafında belirginleşen çizgileri, mimiklerimin bıyık altından alay eden tüm detaylarını keşfettim. Ve tüm o seyrediş boyunca öyle sakindim ki. Elimi uzatsam acı içinde kıvranan ruhumu sarabilirdim ama yapmadım.. Kendi yaralı ruhuma yardım etmemek saçma bir huzur verdi bana. Biliyordum çünkü, öyle ya da böyle köküne kadar acı çekmeliydi ruh. Bu kez yüreğin dibine çöken tortulaşmış geçmişi ve geçmişin tüm küllenmiş  yaralarını da söküp atmalıydım. Çok zaman geçti; çok bekledim, çok fazla inanamadım olan bitene, çok fazla şaşırdım...Ama sonra anladım. Hayat; dersimi almadığımı düşündü ki, başka bir senaryo ile aynı acıyı yaşamama sebep oldu. 
Canı Sağolsun.. Hem hayatın hem O'nun..