5 Eylül 2012 Çarşamba

Körler Şehri Kadıköy

30 senelik hayatımın 25 senesini bana göre İstanbul'un en güzel ilçelerinden biri olan Kadıköy'de geçirdim. Eski ismiyle Khalkedonya yani Körler şehri..
Khalkedon isminin anlamı efsaneye göre şöyledir; Yer değiştiren bir kavim yeni yerleşimlerine nasıl ulaşacaklarını öğrenmek için bir kâhine danışır, kâhin kavimdekilere körlerin ülkesinin karşısına yerleşmelerini söyler. Bu günkü İstanbul’un bulunduğu yere ulaşan kavim, bulundukları taraf boş iken karşı kıyıda bir yerleşim yeri olduğunu fark eder. Bu yerin avantaj ve güzelliklerini fark edemeyen karşı kıyıdaki insanların ancak kör olabileceklerini düşünerek şimdi Avrupa yakası dediğimiz bu bölgeye yerleşirler. Böylece bugünkü Kadıköy yöresindeki yerleşim körlerin yeri anlamındaki Kalkedon adını alır. 
Aradan geçen yüzyıllarda çok şey değişti. Biz "Körler" şimdi İstanbul'un en güzel köşelerinden birinde yaşamaktayız. Her semti, her mahallesi ayrı bir dünyadır Kadıköy'ün.
Kadıköy benim çocukluğum, ilk gençliğimdir. Kadıköy ilk dostluklar, ilk aşk'tır. Dershane zamanı ve fakülte yıllarında her günü mü en azından Kadıköy sokaklarına uğrayarak geçirdikten sonra şimdi sadece gezme amaçlı gitmek çok tuhaf. Oysa benim evim gibidir Kadıköy...İskeleleri, sahilde içilen çayı, tazecik simitleri bambaşkadır Kadıköy Sokaklar'nın. 
Ne Bağdat Caddesi, ne Nişantaşı ne de onlarca AVM; Kadıköy Çarşı'sında veya Bahariye'de alışveriş yapmanın, marka-sız kendi halinde esnaf dükkanlarını gezmenin yerini tutamaz. 
Kadıköy yollarına düştüğümde ihtiyacım neyse onu bulacağımı bilirim. İstediğim ne varsa vardır o sokaklarda; her bütçeye her zevke göre hem de..Eskileri hissetmek istersem Antikacılar Sokağında bir tur atar, eski eşyalara dokunurum. Dostlarımla güzel vakit geçirmek için Kadife Sokak ilk durağımdır. Alışveriş için Bahariye, sinema için Rexx Sineması gelir ilk aklıma. 
Lise yılları boyunca kitaplarımı satıp yenilerini aldığım Akmar pasajı, defterlerinin hala gözlerimi kamaştırdığı kırtasiyeler sokağı ( Mühürdar Caddesi ), çay bahçelerinde saatlerimi geçirmekten usanmadığım güzelim Moda, alışveriş yaptığım Bahariye, okula giderken her sabah koşturduğum Eminönü iskelesi benim anılarımda ve yaşamımın her döneminde evim gibi yakın, sıcak ve sahicidir.
Çocukluğumda anne ve babamla gezmeye giderken tanıdım Kadıköy'ü, büyürken arkadaşlarımızla buluşma mekanlarımız oluştu zamanla. Üniversiteye hazırlık döneminde ise çok mühim aylarım geçti. Hafta sonları sabah 8'de sessiz caddelerinde, sokaklarında yürüdüm, dershane sınıfından vapurları seyrettim. Büyük dostluklar kurdum, büyük hayal kırıklıkları içinde sokaklarında döndüm durdum, sevdiğim adamın ellerini ilk kez burada tuttum, üniversite yıllarında eve gitmeden yolumu uzatıp çarşısında dolaştım uzun uzun...
Bana birçok ilk'i yaşatan; mutlu, heyecanlı, üzüntülü ve telaşlı tüm "Funda"ları mutlu eden Kadıköy Sokak'ları işte bahsettiğim veya bahsetmediğim tüm bu sebeplerden dolayı dünyamın en güzel köşelerinden, hiç unutmayacağım vefalı dostum, sırdaşımdır. Hala İstanbul'dan vazgeçmemek için en sağlam sebeplerdendir. 

2 yorum:

Özkan dedi ki...

Her yazında daha da güzelleşiyor kelimelerin :) Daha sık yazsan keşke ;)

Funda Özdoğan dedi ki...

sağol hayatımmm :)