31 Temmuz 2013 Çarşamba

Ve Aniden Aklın Başına Gelir

"Sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir", "En gerçek sevgi beklentisiz, karşılıksız sevgidir"

Güzel cümleler. Çoğu zaman haklı cümleler. Ama insan beklentisizce sevmemeli aslında. Hem ne kadar gerçek olabilir ki bu? Kimse kendini kandırmasın evlat sevgisi dışında hangi sevgi karşılıksız veya beklentisiz yürüyebilir. İki taraflı beslenmezse zamanla sararıp solmaz mı? Ama yine de benim gibiyseniz direnirsiniz senelerce. Öz'ünüz budur çünkü. Sever, sever, karşılıksız da kalsanız küçücük sevgi kırıntıları için umutlanır, çabalarsınız. Emek verip büyütürsünüz duygularınızı. Çünkü çok değerlidir. Her gün suyunu verir, güneşle beslersiniz. Günler aylar seneler geçer. Hoyratlıklar,kalp kırıklıkları, acı tecrübeler, insanların nasıl da acımasızca sizi harcayabildiklerini gördükçe, içinize attıkça, susup tepkilerinizi kalbinize gömdükçe....Ve belki de yaş alıp yanınızda duran ve size emek veren sevgileri fark ettikçe...Bir gün bir bakarsınız ki artık emek vermek istemiyorsunuz. İşte şimdi duvara çarptınız. Çünkü senelerdir savunduğunuz, sevdiğiniz, ayak dirediğiniz bazı özelliklerinizi artık sevmiyorsunuz. Bu özelliklerin sizi yıprattığını biliyorsunuz çünkü. Bir yandan kendinizi suçlar, kötü hissedersiniz. Bir yandan "yazık değil mi o emeklere" dersiniz. O emekler uğruna direnirsiniz bir yandan. Ama sonunda fark edersiniz ki hayat mutsuz olmak, kendinizi suçlayarak ve huzursuz olmak için çok kısa. Hele ki "anne"olduysanız artık yavrunuza yansıtacak kadar mutsuz ve huzursuz olmaya hakkınız yok. Üstelik gerçek anlamda değmeyecek şeyler uğruna. Evet belki bencilce ama gerçek.
Bu törpülemiş halimi kabullenecek herkes için emek vermeye sonuna kadar hazırım hala. Ama yine de arada kendimi suçlu hisseder gibi olduğumda hemen kardeşimin sözünü anımsıyorum: "yüklerinden kurtuldukça hafifleyecek, hafifledikçe kendini daha çok seveceksin".

Hiç yorum yok: