10 Mart 2014 Pazartesi

Deneme 4

Vakit gece yarısı,yatmadan kızımın odasına girdim. Önce kokusu karşıladı beni sonra yastığına sarılmış minik elleri. Uykudan önce bir doz güzelliğini doldurdum zihnime,
bebek kokusunu içime çektim. Artık yatabilirim. Oysa gecenin en sessiz en ihtiyaç duyulan saatlerindeyim. Sessizlikte ve evin alacakaranlığında zihnimin en yalnız ama en bencil anlarının tadını çıkarmalıyım. Sadece kendimi düşünmeye ihtiyacım var. Sadece kendimle konuşup kimseyi dinlememe ihtiyacım var. İnsan çoluk çocuğa karışınca, zihninden sürekli ev-iş-çocuk vs. geçmeye başlayınca anlıyor kendi değerini. Daha doğrusu kendisiyle yalnız kalabildiği anların değerini. Tuhaf. Oysa ben değil miydim yalnız yürümekten bile nefret eden? "Düşünme artık" dediğin an dinlemiyor ki beynin. Geçmişini, bugününü, geleceğini yığıyor önüne. Eksiklikler, tanımsızlıklar bir yanında, minnet duydukların diğer yanda. 
Engel olamadığın her şeyi kabullenmek en iyisi değil mi? O zaman kendini dinle, kendinle konuş. Bulutlar dağılacak az da olsa. Konuşacak bir şey  bulamadığın olursa eğer, o zaman gecenin sessizliğini dinlersin. Herkes yalnız değil mi aslında? O zaman tadını çıkaralım hadi. Kitap okuyarak, yürüyerek veya sadece loş ışıkta yalnız oturup sessizliği dinleyerek kendimize dönelim. 

Hiç yorum yok: