5 Ağustos 2014 Salı

Sevgili Olmayı Unutmamalı

"Sevgi neydi, sevgi emekti" der Asya, ne kadar eskimeyen bir cümle. Seneler geçerken önce sevgili, sonra eş ve ebeveyn oluyorsun sırasıyla...Eğer bu süreçte sevgin ve dostluğun değişmiyorsa sadece büyüyorsa, o zaman şanslısın. Şanslı olduğun sürece de elindekini koruyup kollamanın sorumluluğunu da taşımalısın. Kavga ettiğin, öfkelendiğin, kırıp döktüğün zamanlarda yalnız olduğun geçmişi veya O'na hasret geçirdiğin günleri düşünmelisin. Onsuz günlerini hatırlayıp hiç kızgın kalamıyorsan zaten senin sevgine hiç bir zarar gelmez. Nazarmış, kötü gözmüş, negatif enerjiymiş falan filan geç git. Seviyorsun işte, pamuklara sarıyorsun sevdiğini, ne güzel. Anne baba olmak elbet aynı evde yaşamaktan daha büyük bir adım.  Birlikte takım olmayı, beraber hareket etmeyi, en zorlu günlerle başa çıkabilmeyi, birbirine yaşam alanı, nefes alma zamanı bırakmayı öğreniyorsun. Aynı kaygıları eş zamanlı yaşıyor, aynı sorumluluğu taşıyorsun. Küçücük bir insan yavrusunu büyütmeye çabalıyorsun. Sokaktayken, işteyken aslında her anında o insan yavrusunu düşünüp ona göre hareket ediyorsun. Zaman zaman yalnızlığı veya baş başa kalmayı da özlüyorsun. Kendini sakın suçlama bunun için. Takım olmanın - eş olmanın faydası tam da burada zaten. En bunaldığın anları en iyi yine O anlar çünkü. Tabi sen de onunkini.  "Biraz ferahlarsın evden çık" diyebilmek, "Çok yoruldun bugün tüm ev işlerini ben hallederim" diyebilmek aranızdaki bağı en kalın halatlardan, kırılmaz zincirlere dönüştürüyor. Artık anne veya babasın, daha fedakarsın, daha anlayışlısın. Biliyorsun ki o mutlu olursa ev daha huzurlu, çocuğun daha mutlu olacak. Hem, kapının dışındaki hayat yeterince yaralayıcı değil mi? Kapının içindekilerin yaralarını sarmak herkese iyi gelmez mi? Onun kaygılarını gider, yaralarını sar, gamzelerini ortaya çıkart. Dünyanın en mutlu yeri sevdiğinin gülümsemesi değil mi sanki? O kapının içinde mutluysan, dışarıda ne kadar mutsuz olabilirsin ki en fazla bir düşün! Her ne olursa olsun, o senin görmek için sabırsızlandığın, telefonunu beklediğin, ilk günlerde ellerini titreten insan değil mi? Ona vakit ayır, anne baba oldun diye, sevdiğini unutma. Birinci kural neydi? "Mutlu anne-baba eşittir mutlu çocuk"...Unutma...

Hiç yorum yok: