18 Ekim 2014 Cumartesi

Melek Anneanem

Yazmak bu kez içimi acıtıyor. Hem istiyor hem de erteliyordum bu yazıyı. Çünkü onun yokluğunu kabullenmesi tahmin ettiğimden zor. Pamuk anneannem bu dünyayı ve bizleri bırakıp gitti. Sevdiğimiz insanları ölümle kaybetmek acı veriyor. Yaşı kaç olursa olsun, ölüm ne kadar beklenen bir şey olsun fark etmiyor. Anneannem zaten son bir kaç senesini bir bebekten daha bilinçsiz yaşamıştı. Kimseyi bilmeden tanımadan, ne yaptığının farkında olmadan. Hele ki son zamanları onu görmekten kaçındıracak kadar kötüydü durumu. Geçen Ekim ayında veda etmiştim ona. Son kez öpüp koklayarak pamuk ellerini. İnsan çaresizce "hatırlasın beni" istiyor ama hatırlamadan bakıyordu. Yine de gülümsemeye çalışarak. Onu bu şekilde bıraktım zihnimde. Ve sonunda O da gitti. Onun gidişiyle artık kimsenin torunu olmadığımı fark etmek bir yana, anneannem hayatımın en özel insanlarından biri olduğu için belki, bu kez çok zorladı "ölüm" beni. Seneler sonra tüm çocukları ve torunlarıyla ona veda etmek için Bahçe'ye gittik, memleketimize. Onunla anlam kazanan bir kasabada ve her yerde sadece onun yaşanılan anılara veda eder gibi  dolandık durduk. Şaşkın şaşkın eski günlerden iz aradık sokaklarda ve insanların yüzlerinde. Çoğumuzun en son çocukken uğradığı kasabada artık tanınmayacak kadar yetişkin olmuştuk. Ama pamuk annenemin yokluğunu bilerek orada olmak farklıydı. Ailecek sayısız güzel günlerin geçtiği, çocukluğu doyasıya yaşadığımız meyve ağaçlarıyla dolu bahçemiz, mangal yaptığımız arka balkonumuz, fesleğen kokularını içimize çektiğimiz ön bahçemizle, kocaman sofralarla dolu evimiz artık yoktu. Seneler önce evi şimdi de o evi sımsıcak yapan anneannemizi yitirdik. Onu ziyarete geldiğimizde bizi heyecanla bekleyişi, giderken usul usul ağlaması, bizim için hazırladığı minicik patlıcan dolmaları aklımda hala çok taze.
 Bu dünya için çok naif çok özel çok güzel bir insandı. Bir ağa kızı oluşu mütevaziliğine hiç dokunmamıştı. Dünyanın en sevecen, en iyi niyetli, en zararsız insanı diyebilirdiniz onu tanısanız. Kim bilir en fazla kendine dokunmuştur zararı, o da hep bir başkasını üzmemek adına. Yanaklarımızdan öperken bile usul usul ve yumuşaktı her zaman. Kıyamazdı hiç.. Beş çocuğu on bir torunu oldu. Zorluklarla, fedakarlıklarla büyüttü çocuklarını...Torunlarını sevdi doya doya. Yaşlandı, yoruldu, sonsuz uykuya daldı şimdi. Güzel anneannemin sakinliğinin ardındaki zor yaşamını, erken kaybettiği  dedeme olan sevgisi, ince espri yeteneği ile ona ait her şeyi kalbimde saklayacağım. Bana hayatımın ilk aylarında sevgiyle bakmış...Belki o zamanları hatırlamıyorum ama çocukluğumda bizde kaldığı aylar hep çok mutlu hissettiğimi çok iyi hatırlıyorum. Okula giderken mutlaka ardımdan camdan baktığını, onu öpmelerimden hiç bıkmadığını, tüm çocukluklarıma ve hatta ergenlik deliliklerime hep uyum sağladığını ve bana gülümsemekten asla vazgeçmediğini çok iyi hatırlıyorum. Benim pamuk anneannem, zor ama mutluluklarla dolu yaşamın sona erdi. Umarım çok daha mutlu çok daha huzurlu olduğun bir yerdesindir. Bu dünyada çok sevildin, meleklerle berabersindir şimdi ve umarım seni tekrar görebilir tekrar sarılabilirim..Benim pamuk anneannem...İyi ki benim anneannemdin..Her şey için minnettarım. En çok da varlığın için.

Hiç yorum yok: