5 Ağustos 2015 Çarşamba

Heves

Elimizde olmadan büyüyoruz.."İçindeki çocuk hep yaşamalı" deniyor ama "çocuk" kalma hakkın günlük yaşamda hiç denecek kadar az. Ne yazık ki durdurulamayan büyümenin inadına "inanmak" küçülüyor. İster istemez kendi içimize dönüyoruz. Ne dışarı çıkmaya ne de yeni birini tanımaya dermanımız kalmıyor zamanla. Belki kendimizi kollamak istediğimizden bu dermansızlık. Belki sevmenin acıtan etkilerinden kaçınmak için güzelliklerine de kapatıyoruz kendimizi. Ama hayat her zaman süprizlerle doludur. Tüm bu içe kapanıklığına rağmen güç bela üşengeçliğini yenebildiğin birine rast geldiysen; içindeki heves tomurcuklanır, şaşırarak hissedersin. İçinden çıkmak, paylaşmak istersin. İşte o "heves" öyle değerli ki aslında. Yeniden canlanmaya çaba gösteren kırılgan bir çiçek kadar değerli. İnsanın hoyratlığıyla kolayca kırılmaya öyle müsait ki... Kolay mı ruhunun derinlerine sakladığın kelimeleri ortaya çıkarmak ve sevmeye başladığın birine o kelimelerden cümleler kurmak? O cümlelerin bir başka ruha dokunması gerekirken, geriye dönüşü yakıcı kelimeler olursa hevesin tuzla buz olur. Anlatmaya gücün yetmez. İçine dönmek ve yeniden saklanmak istersin. Cümlelerin tekrar kelimelere bölünür ve içine bu kez daha derinine gizlenir. Vazgeçmez sadece içinde yaşamaya kaldığın yerden devam edersin. Kelimelerin nerede ne zaman cümleye dönüşeceğini bilemeden..

Hiç yorum yok: