25 Ekim 2015 Pazar

Kayıp Kahramanlar

Büyümek tercih değil aslında. Zorlanarak büyüyoruz, büyütülüyoruz. Ama sadece boyumuzla posumuzla, gittiğimiz okullarla, aldığımız kararlarla değil aslında. Bizi asıl büyümeye mecbur bırakan kahramanlarımız. Her çocuk için kahramanları çok özeldir ve çoğu zaman gizlidir. Sır gibi kalbimizde filizlendirir sonra özenle büyütürüz onları. İçten içe bizim masallardaki, okuduğumuz romanlardaki veya izlediğimiz filmlerdeki karakterlerden kahramanlar yarattığımızı zannededursunlar, asıl kahramanlarımız gerçek insanlardır. Etten kemikten bizim gibi birer "insan" olan varlıklarını süsler, gözümüzde devleştiririz. Yaşamımızdaki rolleri farklıdır elbet. Kimi anne-babasını, kimi yaşı büyük kardeşlerini, kimi de halasını-dayısını kahramanı yapar. İlla o kadar yakın olmak zorunda da değiller aslında. Karşı binadaki gizemli yaşlı adamı, bakkal amcayı, eve gelen televizyon tamircisini de kahramanlaştırabiliriz. Öğretmenler, yaşı bizden büyük okul arkadaşları vs vs aklınıza kim gelirse. Rollerinin bir önemi yok aslında. Kimisi büyük işler başararak bizi hayran bırakmıştır, kimisi ufacık bir hareketle. Kiminin vicdanına, inceliğine tutuluruz kiminin heybetli fiziksel özelliklerine kiminin de sadece yaşam hikayelerine. Ama öyle yada böyle kalbimizde kahramandırlar işte. Sonra birer birer yok olmaya başlarlar. Yaşamdan koparak, vicdanlarını yitirerek ya da zamanla yaptıkları basit hareketlerle gözümüzden bir bir düşerler. Onlar gözümüzden düşerken ruhumuz ezilir-büzülür. Beklenmedik davranışları hem onların kahramanlıklarını küçültür hem kendimizden utanır hale getirir. "Hani benim kahramanım" dersiniz ya içten içe, ne üzücüdür aslında. Hayır hayır, büyüdüğümüz için yitirmezler kahramanlıklarını. Onların güzelliklerini, özelliklerini yarı yolda bırakmalarıyla biz büyümeye zorlanırız. Yüzleri silikleşir, sesleri boğuklaşır..Kahramanlar azaldıkça çocukluk geride kalır. El sallar, belki de efkarlanıp arkalarından içeriz..

Hiç yorum yok: