23 Aralık 2013 Pazartesi

Bir Ağrı Hikayesi

Büyüklerin bir sözü daha doğruluğunu kanıtladı. "Evden çıkarken nasıl ve ne zaman döneceğini bilemezsin". Evet haklılar. Kontrole diye çıkıp 3 gün sonra eve bebekle döndükten 2 sene sonra ikinci süpriz hastane maceramı yaşadım. Sabaha karşı 5'te korkunç bir böbrek ağrısıyla uyanıverdim. Geçer belki demekle olmadı kendimizi dar attık acile. Allahtan anamız babamız var da kızımıza baktılar sağolsunlar. "Ya yalnız olsaydık" diye düşünmeden edemiyor insan. Minicik çocuğu sabahın 5'inde hastaneye sürüklemek ne kötü olurdu kim bilir? Hani derler ya "Allah düşmanımın başına vermesin" diye, ben böyle korkunç ağrı görmedim, duymadım. Kimi insan normal doğum sancısından beter der böbrek ağrısı için. Saatlerce çektim, teşhis kesinleşsin diye. Ama o bir kaç saat boyunca neredeyse "ölsem daha iyi" diye düşündürecekti o ağrı. Minicik bir taş yetişkin bir insanı nasıl o kadar süründürebilir şaştım kaldım. Akşam üzeri apar topar küçük bir operasyonla aldılar taşı. Durduğu yer böbrekte büyük sıkıntıya yol açtığından mecbur kalındı açıkçası. İnsan o ağrıyla ne kadar normal yaşamına devam edebilir ki. 
Şimdi bir taş parçalanmış olarak dışarıda, bir diğeri saatli bomba şeklinde böbreğimde duruyor. Bense sürekli tedirginim. Bu taş ne zaman bela olacak başıma diye? 3 günlük dinlenmeden sonra işe döndüm ama ağrılar geldikçe fena oluyorum yine. Bedenin ağrıması her şeyin önüne geçiveriyor. İnsan ağrı duymadığı anı hayal edip "ne muhteşemmiş" diye düşünüyor. Deniz kızım tabi bir şey anlamadı ama sanki sezmiş gibi evde sürekli üzerime veya yanıma oturmak istedi. Anneler hasta da olsalar asla tamamen dinlenemezler bence. Yardım edenler olsa bile çocuk annesini isteyince fazla bir seçenek kalmıyor. Daha önce ameliyat oldum, narkoz da aldım ama bu kez farklıydı. Bu kez o masaya yatınca aklıma ilk önce kızım geldi. Çok basit bir ameliyat da geçirsen ister istemez düşünüyorsun "bana bir şey olursa kızım ne yapar". Hayat artık önce onun için sonra kendin için değerli hala geliyor. Neyse, "en kötü derdimiz bu olsun" diyelim ve devam edelim...

Hiç yorum yok: