11 Ağustos 2014 Pazartesi

Deniz'in Sevgi Gösterileri

Bir çocuk yetiştirmenin en çekici tuhaf yanlarından biri bizleri takip edişi bana göre. Küçük bir suretin duruyor yanı başında. Alacağı şekli bekleyen bir oyun hamuru gibi. Küçük insan rol modellerini yani önce anne-babasını gözlemliyor, kaydediyor ve taklit ediyor. Bazı huylar cidden kalıtsal diğerleri ise çevresel faktörlerle oluşuyor ve gelişiyor. Tabi ki bizden çok adım önde olacak ufaklık. Yaşadığı çağa uygun, yaşıtlarına uygun, dünyanın en son haline uygun gelişecek ama yine de bizim küçük taklitçimiz bizlerden huylar, alışkanlıklar elde edecek. Bu hem büyüleyici hem ürkütücü. Hele ki algıları iyice geliştiğinden beri, her sözünüze, davranışınıza, olaylara verdiğiniz tepkilere dikkat etmelisiniz. Ufacık bir tepkin onun zihninde korkutucu olabiliyor çünkü. Veya asla öğrenmemesi gereken şeyleri erkenden öğrenmesine sebep olabilirsiniz. Deniz Zeynep her ikimizden de bazı özellikleri kapmış olsa da her ikimizde de ortak bulunan ( mütevazi olamayacağım ) sosyalliği, sonu gelmeyen insan sevgisini ve sevecenliği kapmış. Tabi ki bu özelliklerin 2.5 yaş versiyonu çok daha sevimli oluyor. Bizler ne de olsa yetişkiniz, hayatı öğrendikçe insan sevgisi çok baki kalmıyor malesef. Neyse bu bambaşka bir konu. Deniz'e dönecek olursak; bazen iyi mi kötü mü bilemesem de küçük hanım insanları çok çok çok seviyor. Hemen alışıyor, içi ısınıyor, sokulup iletişim kurmak istiyor. Henüz bebekken koca gözlerini dikip uzun uzun izlerdi ilgisini çeken insanları. Büyüyüp konuşur, kendini ifade eder hale geldiğinde durum biraz daha derinleşti. Yakınlarına, sevdiği insanlara gösterdiği sevgi zaten müthiş; onları görünce çığlık atıp sevicini bağıra çağıra göstermesinden tutun, uzun uzun sarılıp sınırsızca öpmesi tabi ki herkesi çok mutlu ediyor. Peki ya yabancılar? Sokakta gördüğü her insanla selamlaşıyor, bazılarıyla konuşup peşlerinden koşuyor. Çocuk görünce zaten direk yakasına yapışıyor. Hiç tanımadan iki dakika iletişim kurduğu insan dönüp gittiğinde arkasından ağladığını bile gördüm. Durup dururken gidip birine sarılıyor veya ellerini tutuyor. Böyle enteresan bir insan yavrusu bizimki. Bir yandan çok tatlı olduğunu düşünsem de çoğu zaman endişeleniyorum. İnsanlara güvenin yok olduğu bir çağda ve dev bir kentte yaşarken, çocuğun bu derece korkusuzca insanlara kapılması çok da iyi değil aslında. Ama henüz korkuyu bilmiyor. Elbet biraz daha büyüdüğünde tehlikeleri daha net anlatacağız ve umuyorum ki o da biraz temkinli olacak. Küçük hanım toprağı, çiçekleri, hayvanları da en az insanlar kadar seviyor üstelik. Hepsine sevgiyle yaklaşıyor, dokunup okşuyor, konuşuyor ; bırak canlısını sevmeyi, kitaplarda televizyonda görünce bile en sevimli gülümsemesiyle tepkiler veriyor. Benim minik modelim, sevgi kelebeğim; umarım hayat karşına sevginin ve sevgi gösterilerinin değerini bilen insanlar çıkarır, hep mutlu olursun..

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Mutlu ve önyargısız bir ortamda yetişince cimcime , ne görürüse onu uyguluyor haliyle..Hep mutlu olsun kuzunuz...Funda Ersoy