7 Haziran 2016 Salı

Küçük Kız

Uzun seneler önce geçmiş olduğu sakin bir sokağa girdi küçük kız. Biraz tedirgindi ama sokakta yaşayanların yüzlerine aşinaydı ve bu onu biraz olsun rahatlatıyordu. Her zaman olduğu gibi yine dünyayı taşıyan omuzlarını düşürmüş yürürken rastladı O'na. Nereden hangi zamandan çıktığını anlamadan birden gözlerini dikip ona baktı. Parlak gözleri, aydınlık bir yüzü, sakin bir gülümseyişi vardı. Küçük kıza hiç yabancılamadan, kırk yıldır tanıyormuş gibi baktı.

"Sen kimsin?" diye sordu kız.

"Boş ver" dedi karşında ona doğru müthiş bir güvenle bakan...."Beni merak etme sen. Buraya seni dinlemeye geldim".

"Ne anlatmamı istiyorsun ki?"

"Dün seni ağlarken gördüm. En son kimin için bu kadar ağlamıştın, hatırlıyor musun?" sorusu kızı telaşlandırdı. Uzaklaşıp kaçmak istedi ama gidemedi.

Bulutlanan gözlerini yere indirerek, "sen nereden biliyorsun ağladığımı" diye sordu. Sesine karışan öfkeyi saklamaya çalışıyordu.

"Seni seyrediyordum gördüm. Kendine hayret ederek ağlıyordun hem de."

"Hayır hayır, yanlış görmüşsün sen".

" Neden inkar ediyorsun. Neden çekiniyorsun. Ağlamak kötü şey mi? Ağladın ve için temizlendi, biliyorum" dedi hafif gülümseyerek. Bir adım daha yaklaştı, gözlerindeki şefkati saklamadan kıza doğru eğilip; "Geçip giden günlere değil bugüne ağladın sen. O yüzden bugününü soruyorum. Seni sen yapan yüklerini, eski yaralarını geride bırakmıştın sanki, şuan karşımda duran bu haline sebep bambaşka yeni bir şey sanki? Birine, bir şeye mi kandın yeniden?"

Kız düzgün kuramadığı cümlelerle bir şeyler geveledi. Ne zaman ne yapacağını bilmeyecek bir durumda hissetse saçmalamadan konuşamazdı zaten. Sustu.

"Susma, anlatman için, seni anlamak için geldim görmüyor musun?"

Kız aniden ciddileşti.

"Ağlamakla gülmenin ortak paydası inanmak, sevmek değil mi zaten? Sevince ikisi de olmuyor mu. Ağlamayalı da böyle gülmeyeli çok zaman oldu. Haklısın geçmişten kurtuluyorum sanki."

"Nasıl peki" diye sordu.

"Yeni kelimelerim var tamamlanan, yeni sesler duyar oldum. Ama bir yandan da hissettiklerim aniden değişir oldu. İçimin acımasıyla, çok mutlu hissetmem ardı ardına geliyor. Daha sık korkar oldum. Ne oldu bana bilmiyorum. Ben bilemezken sen de nereden çıktın nasıl bu soruları soruyorsun. Kimsin sen?

Durdu uzun uzun gözlerini dikip kıza baktı.. "Ben sana söyleyeyim ne olduğunu.

Küçük kız heves ve merak içinde dudaklarının kıpırtısını, gözlerinin ona bakışını takip etmeye başladı. O birkaç saniye uzun saatlerden beter sancı vermişti.

"Sen kendine rastladın. Yeniden. Sana olan bu. Ve artık aradığının, bulduğunun, ihtiyaç duyduğunun aslında kendin olduğunu anlayacak kadar büyüdün. Nereye gidersen git, kime bağlanırsan ve her neye ağlarsan ağla sen aslında kendini keşfediyorsun. Aynı hayatta defalarca kez ama sen hep kendi yüreğine sevdalanıyorsun. Sakın üzülme, bu insanın içindeki birincil sevgidir. Bu sevgiyi kucaklamak önceliğin olsun. Kendini hırpalamayı bırak, barış artık arızalarınla..Yürürken yüzünü hiç düşürme, uzat bana ellerini, seninleyim.."

Kız, ellerini uzattı, parmak uçlarını hissettiğinde yüzünü kaldırdı ve O'nun ortadan kaybolduğunu gördü. Gözlerinin alabildiği kadar sokağın her yanına baktı ama O'nu göremedi. Elini kalbine bastırdı, gözleri ileride yürümeye devam etti.

Hiç yorum yok: